16 Ekim 2007 Salı

ACİZLER CEMİYETİNDE SIRADAN BİR ADAM


Hayatım, geçmişim, bütün dünya, her şey gözümün önünde şuan; acılar, sevgiler, kazanımlar, kaybedişler, sevenler, nefret edenler. Her şey sanki şuan yanımda geziniyor. Yorganı üzerime çekiyorum, belki uzaklaşabilirim onları görmezsem diye, onları beynimde yarattığım aklıma geliyor, tekrar ağlıyorum. Ben alışık değilim gözyaşlarımı bedenimden çıkarmaya, kontrol edemiyorum, durduramıyorum. Bir şeylerin habercisi gibiler sanki. Korkuyorum ilk defa bir şeylerden, korkuyorum ama ne olduğunu bilmiyorum ve sanki bunu hatırlatırcasına her şeyi gözlerimin önüne seriyor. Bilmiyorum. Sadece kombinin sonuna kadar açık olmasına rağmen üşüdüğümü hissediyorum. Yatağın dışına adım atmaya cesaret edemiyorum. Başka bir şeyler düşünemiyorum. Bekliyorum bende, elden başka bir şey gelmiyor. Ama az kaldı bununda farkına vardırmak için elinden geleni yapıyor. Her seferinde daha şiddetli gösteriyor kendini, dayanama, karşı koyama bana istiyor. Biri, bir şey ama ne olduğunu bilemiyorum. Benim dışımda olduğunu sandığım ama sürekli benim yönelişlerimle beni yönlendirmeye çalışan biri yada bir şey. Sürekli beynimin bedenimin içinde kemirip duruyor beni. Acıtıyor, kanatıyor, ağlatıyor. Geriye bir tek gülen gözlerim kaldı, sana göre kocaman, kimine göre gittikçe küçülüyor gözbebeklerim. Bense değişen bir şey göremiyorum. Hala hayattayım, az kaldı diye işaret ediyor biri alay edercesine, umursamazcasına. Direnmeye, savaşmaya yüzüm yok ki, en baştan kabullenmişim olacakları. Şimdi caydım, gelmiyorum ben diyemem ki. Neden diye soramıyorum ki hayatımı buna göre yazdım ben. Bilmediğim ama içimde sürekli olan bu oluşuma hazırlamaya çalıştım kendimi. Zaman yaklaştı ve ne kadar da hazırlasam kendimi, bazen ben olamadığımı anlıyorum. Peki benle ile ben olamayan ben arasındaki bu çatışma ne zaman sonlanacak. Ne zaman başladı ki, böyle bir soruyu sordurtabiliyor bana. Beynim de bedenimden ayrılırcasına boş. Damarlarımdan akan kanlar çekilmiş. Gözlerim şişkin, bak bu bir değişiklik bedenimde. Sözlerim hep aynı, anlattıklarım da değişmiyor. Baktığım duvarlar, kat ettiğim yollar aynı. Okuduğum kitaplardan çıkardıklarım hep aynı, farklı kişiler bambaşka şeyler yazsa da, bambaşka şeyler anlatsa da. Beni anlıyorsun, bazen beni yaşadığını düşündüğüm zamanlar bile oluyor. Benim gözlerimin buğulanmasına neden olan, beni düşünmeye, kendimi eleştirmeme neden olan tek kadınsın. İçimdeki bu korkunun tanımını ben bile yapamazken sadece mutluluk, hüzün, keder gibi ölümlü sözlerle tarif edilmesi beni daha da korkutuyor, acıtıyor içimi. Bekliyorum sadece, elimden bir şey gelmeyeceğini o kadar çok kez kanıtlattı ki bana. Elimi, kolumu, beynimdeki kıvrımları bağladı. Sürekli bir umut verip, bin acı alıyor bedenimden. Acılarımdan beslenmeye alışmış bir canavara, bu aciz adam daha ne kadar karşı koyabilir ki.

Hiç yorum yok: