Bedenim buz kesmiş ama üşümüyorum. Uzunca bir masanın üzerine yatırılmışım. Hareket edemiyorum, beynimde çabalıyor gibi gözüksem de. Gidiyorum, kapılar geçiyorum. Uzun koridorlar var önümde. Havada ölüm sessizliğin bayatlamış kokusu. Nefesimi tutmaya çalışıyorum. Sadece birkaç dakika dayanıyorum. Ölümün kokusunu içime alıyorum. Ve gitgide daha da keskinleşiyor. Bütün bedenime yayılıyor, damarlarımdan geçişini hissedebiliyorum. Karşı koymak istiyorum. Olmuyor. Bir şeyler eksik, çevremdeki bu kadar fazlalığa rağmen.
Bembeyaz bir odanın içindeyim. Benden başka herkes ayakta dikilmiş. Yüzlerindeki maske, yapacaklarını meşrulaştırırcasına beyaz. Sadece gözlerini görebiliyorum herkesin. Acınası bakışları kararlı gözbebeklerinden süzülüyor. Şakaklarından ise bir kaç damla ter bırakıyor kendini. Yavaş yavaş bir koku almaya başlıyorum, soğukluğum geçiyor. Saatler önce akmayan gözyaşlarımın yanaklarımdan süzüldüğünü hissediyorum. Ayak parmaklarımsa uyuşmuş. Bembeyaz insanlar bana bakmaktalar hala, bir şeyler konuştuklarını bilsem de neler olduğunu anlamıyorum. Bir tanesi daha da yaklaşıp gözlerimin içine sanki daha önceden tanırmışçasına bakıyor. Bedenime kesik kesik çizgiler çiziyor göğüs kafesimden göbek deliğime kadar. Neler oluyor anlamıyorum. İçlerinden biri yaklaşıyor, elinde parlak metal bir nesne çizgileri takip edecek biçimde vücudumu kesmeye çalışıyor. Durun yapmayın. Benden bedenimi almayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder